Çocuklarda Anksiyete

Çocuklarda Anksiyete

Çocuklarda Anksiyete

Günümüzde, özellikle küçük yaşta olan çocuklarda, bakım verenden (genellikle anne) ayrılamama ve/veya ayrılmada zorluk yaşama sıklıkla  görülmektedir. Özellikle kreşe yeni başlayan çocuklarda bu durum su yüzüne çıkmaktadır. Daha öncesinde belirtiler gösterse dahi anne ve babalar tarafından idare edilebilen bu durum, genellikle çocuk okul yaşına geldiğinde aile için büyük bir problem olabilir. Her çocuk için ilk zamanlar anne veya bakım veren kişiden ayrılmak zordur, terk edilme, anneyi bir daha görememe ihtimali çocuğu kaygılandırır. Bu durum ayrılmada direnme, ağlama nöbetleri şeklinde ifade bulur. Anneden ayrıldıktan sonra, annenin söylediği zamanda çocuğu okuldan alması veya onu evde karşılaması çocukta rahatlama yaratır. “Annem beni terk edecek" düşüncesi yavaş yavaş, “Annem beni okuldan sonra alacak” şeklini alır ve çocuğun kreş ortamına adaptasyonu güçlenir. Bu rahatlama hali oluşmayan çocuklar sakinleşmede güçlük yaşarlar. Ağlama, öfke nöbetleri devam eder, anneden ayrılmada ve bulunduğu ortama adaptasyonda zorluk yaşarlar. Ayrılma anksiyetesi bozukluğunun oluşmasında çeşitli etmenlerin olduğu düşünülmüştür. Kardeş doğumu, çocuğun bakım verenden uzun zaman ayrı kalması, okul ile ilgili olumsuzluklar, anne ve çocuk arasında karşılıklı bağımlılık en etkili görülen risk faktörleridir (Erermiş ve diğ., 2009).  

Ayrılma anksiyetesi bozukluğu, çocuğun evden ya da bağlandığı kişilerden ayrılmasıyla ilgili, gelişimsel açıdan uygunsuz ve aşırı anksiyetesinin olması durumudur (DSM-IV, 1994).  Ayrılma kaygısı bozukluğu tanı kriterleri aşağıda sunulmuştur (DSM-V, 2014).

A. Aşadakilerden üçünün (ya da daha fazlasının) olması ile belirli, kişinin evden ya da bağlandığı insanlardan ayrılmasıyla ilgili, gelişimsel olarak uygunsuz ve aşırı anksiyetesinin olması veya korku duyulması:

1. Evden yahut bağlandığı kişilerden ayrılacak gibi olduğunda veya ayrıldığında aşırı kaygı duyma.

2. Bağlandığı başlıca kişileri yitireceği veya kişilerin başına kötü bir olay gelmesiyle ilgili olarak yoğun biçimde tasalanma.

3. Beklenmedik kötü bir olayın, bağlandığı kişilerden ayrılmasına sebep olacağına dair yoğun kaygı.

4. Ayrılma kaygısı dolayısıyla evden uzaklaşması gerek durumlardan kaçınma davranışı, okula veya işe gitmeme.

5. Evde yahut evin dışında yalnız olmaktan veya bağlı olduğu kişilerden ayrı olmaktan, devamlı yoğun korku duyma ya da isteksizlik.

6. Bağlandığı kişiler yanında olmadan ya da evin dışında, uyumayı reddetme veya uyumak konusunda isteksizlik gösterme.

7. Ayrılma hakkında yenileyen kâbus görme.

8. Bağlı olduğu kişilerden ayrılma durumunda yahut ayrılmaya dair işaretler belirdiğinde tekrarlanan fiziksel belirtilerin oluşması (karın ağrıları, baş ağrıları, kusma, bulantı).

B. Bu kaygı durumu veya kaçınma davranışı devamlılık gösterir. Çocuk ve ergenler de belirtilerin en az dört hafta, yetişkinlerde ise altı ay ya da daha uzun devam etmesi gerekir.

C. Bu kaygı, klinik açıdan gözle görülür bir sıkıntıya veya toplumsal, işle alakalı ve/veya okulla alakalı açısından önemli işlevsellik kaybına neden olur.

D. Bu bozukluk, otizmle, psikozla, yaygın kaygı bozukluğuyla, agorafobiyle veya hastalık kaygısı bozukluğu gibi diğer ruhsal bozukluklarla daha iyi açıklanamaz.

Uzmanlar tarafından konulabilecek olan bu tanı, az rastlanır bir durum olmayıp, genellikle çocukluk çağında başlar. İleriki dönemlerde ise kişide başka bir ruhsal rahatsızlığın gelişme olasılığını kuvvetlendirir.

Bu durumda, annelerin veya bakım verenin panik yaşaması çocuğu olumsuz etkiler. Çocuğunuz zaten bir kaygı içersindeyse, sakin kalmak ve onu sakinleştirme görevini üstlenmek bakım verene düşmektedir. Çocuklar için bakım verenin duygu ve davranışları şüphesiz ki çok önemlidir. Eğer ki bakım verenin kendisi çocuktan ayrılmada güçlük yaşıyorsa, çocuk bunu anlar ve ayrılmaya karşı direnç geliştirir. Bu durumdaki en önemli etken annenin güven veren ve sakin tavrıdır. Unutmayın ki sizin endişeniz zaten kaygılı olan  çocuğunuza da geçer. Olabildiğince sakin kalıp, belirli bir zamanda ( çocuğunuz okula gidiyorsa okul bitiminde) onu alacağınızı söylemeli, ayrılma süresini fazla uzatmadan oradan ayrılmalısınız. Çocuğunuz ağladığı için bırakmakta zorlanmanız çok olası bir durumdur, fakat bu durum çocuğun ağlama ve ortama ayak uydurma süresini uzatır. Durumu açıkladıktan sonra sarılıp ayrılmanız çocuğunuzun bir süre sonra ortama adapte olmasında yardımcı olur.

Bu söylenilenleri yaptınız fakat yeterli gelmediyse bir uzmana başvurmanızı tavsiye etmekteyim.

Ilgın Şirin

Klinik Psikolog

 

 

 

Klinik Psikolog Ilgın Şirin / Eczacininsesi.com

DİĞER HABERLER
İleri Derecedeki Varis Hayatı Tehdit Edebilir
El Yıkamak Hastalık Riskini Azaltıyor
’Reçete’ / Hpv Nasıl Bulaşır?
Prostat Kanserine Yönelik Uyarılar
Bel Ağrısı Ne Zaman Tehlikelidir?
Uzmanından Balık Tavsiyesi
Aşının Tam Mevsimi
Reçete / Kanser Genetik İlişkisi
Covid 19 Alarmı Çalıyor
’Reçete’ / Miyopi ile Yaşam
Hiperaktivite Semptomları
Göz Sağlığına Dikkat
Ahiflower Nedir?
İntihar, Tedavi İle Önlenebilen Bir Durumdur
Çocuklar İçin Sağlıklı Bir Eğitime Hazır Mıyız?
Reçetesiz İlaç Kullanımında Dikkat!
Gut Hastalığında Nelere Dikkat Edilmeli?
Sahte İlaç İnsanlık Suçudur
Grip ve Grip Aşısı Hakkında
Sağlık sisteminin görmediği yüzler: Refakatçiler
Grip Aşısı Geldi
’Reçete’ / Osteoartrit ile Yaşam
Derslerden Önce Göz Muayenesi
30 Ağustos Zafer Bayramı Kutlu Olsun
Reçete / Diş İmplantı
İşitme Kaybı Hakkında Merak Edilenler
Susuzluk Stresi Tetikliyor
’Reçete’ / İşitme Kaybı
’Reçete’ / Estetik Uygulamalar
Güneş Kremine Ne Kadar Güvenmeliyiz?

En Çok Okunanlar


Aşının Tam Mevsimi

Uzmanlar; Özellikle risk grubundaki kişilerin vakit kaybetmeden aşı olmaları gerektiğini vurguluyor.

Prostat Kanserine Yönelik Uyarılar

İstanbul Aile Hekimliği Derneği (İSTAHED) Bilim Komisyonu Üyesi Uzm. Dr. Çağrı Kılıçlı, Prostat Kanseri Farkındalık Günü nedeniyle açıklamalarda bulundu.